Alcatraz'dan

Salı, Nisan 29, 2014

Panter

Uykuyla besliyorum içimdeki panteri sessizlikle büyütüyorum titrek ellerimle usulca okşarken kulaklarını gizlice öfkeyi fısıldıyorum ona nehirlerin akışını daim kılan zehri acı kanı sıcak tutan öfkeyi Tanrıya bütün dünyaları yasaklayan ve insanı bütün Tanrılardan sürgün eden öfkeyi söylüyorum içimde gürleyen pantere.
Uykuyla besliyorum içimdeki panteri sessizlikle büyütüyorum kızıl bir örtüyle sararken yabanıl vücudunu büyük bir sır gibi veriyorum geceyi ona bazı gecelerin şehirlere korkuyu öğrettiğini bazılarının hayattan çok daha uzun sürdüğünü rüzgarları bile uyandırdığını kimi zaman denizleri huzursuz bıraktığını ve ölümü öğrenmemiş çocuklar gibi asla yorulmadığını gecenin anlatıyorum içimde üşüyen pantere.
Uykuyla besliyorum içimdeki panteri sessizlikle büyütüyorum karanlığımdan asla bırakmıyorum onu sesini duymadığı yüzünü görmediği adını bilmediği bütün insanlardan saklıyorum ilk iş susmayı öğretiyorum ona sonra ondan öğreniyorum gölgelerde yaşamayı zamanla ben de unutuyorum insanların dilini gergin boyunlarımızı koklayarak başlıyoruz anlaşmaya sonunda sadece kendimizi anlıyoruz panter ve ben.

Pazar, Mayıs 29, 2011

Savaş Kaçağı

Güneşe sorun benim pervasızlığımı
beraber atlamıştık çünkü gökyüzünden.

Ellerim öz suyuna bulanmış yıldızların
yeri göğü inleten bir uğultuyla düştüm dünyaya
ve çaldığım her kapının ardında yanlışlıkla
melek yüzlü bir Azrail gülümsüyor.

Savaştan kaçmış bir tüfek kadar temizim oysa ki
yine de adım not düşülmüş takvimlere
demek bilinsin ki
sonbaharın faili Mayıs akşamlarıdır
bir de yerinde durmayı öğrenemeyen
benim şu vandal yüreğim.

Ayaklarımı ıslatan her deniz ateş biraz
bense okyanuslarda korkutulmuş bir kayık gibi suskunum
- kağıttan yapılmış bir kayık -
anlıyorum
sivri köşeleri beynimizi delen bir şiirin
yarım bıraktırılmış sayıklamasıdır elbet
sessizlik.

Gündeliğin sarsılmaz tek düzeliğine yazılmış
düzensiz bir sonsöz bu uyku
ama her daim açık artık gözlerim
yeni mültecilere yol vermemek için sınırlardan
çünkü belki kimse bilmez ama
hangi büyülü sözlerle aralayıp pencereyi
kaçak girdiği bin yıllık aşk söylencelerinde
kaybolmuş alegorik bir tavşan anlatıyor
sabaha karşı yabani düşlerimi.

29.05.2011

Salı, Mayıs 24, 2011

Gecenin Katli

"ben ki cehennemde bir allah gibi yalnızım"
Attila İlhan


Sancım yeryüzü
şu üç satırlık yeryüzü
ve gökyüzü
son şiirler de boğdurulana kadar
karanlıklarda.

hiç dinlenmeyecekmiş gibi
uzun bir uykuya ölüyorum günlerimi
sözlerimi hayatın sessiz ırmağında kanattım
öyle uzun sürüyor ki ışığı beklemek
sakallarımda bir yüzyıl yorgunluğu var.

sisli bir düşünceye ödünç veriyorum geçmişi
dünya, tren rayları gibi geçiyor gövdemden
keşfedilmemiş ülkelere bir gece yolcusu
dönüş bileti bile yok heybesinde
çünkü yalnızlık bir mezardır bulutlara.

tek sıkımlık kurşunum kaldı gözlerimde
ama şarkılardan uzun sürüyor intiharlar
ben ki bu gecelere bir enkaz borçluyum
ondandır ki
şimdi çek silahını ey uykusuzluğum
senden de alacaklarım var.

ah, sakallarımda şu yüzyıl yorgunluğu
darağacına göndermek gerek, diyorum, gökyüzünü
oysa durduğum yerde bir kuşun kanat çırpmasıdır zaman
ve ancak kendi ellerini yakar
içime atılmış Prometheus'un alevi.

24.05.2011

Pazar, Mayıs 15, 2011

İntihar Eden Nar Çiçeği

Ne yapar şimdi
intihar eden bir nar çiçeği
kendini taşır mı hala cebinde
çantasında buruşturulmuş gök kuşakları
ne olacak?

Sahi ne olacak
gözler kapalıyken gasp edilen düşlerin
kimden sorulacak hesabı
ne olacak
gün uyanacak mı
hayallerdeki çatlakların ardından
uyanacak mı nar çiçeği?

Konuşur mu artık
nar çiçeği
su üşürken karanlığın gözünde
hangi limana sığınır elleri tufanlarda
nerede mağaralar dindiren yalnızlığı
nerede buldu hayatı nar çiçeği?

Ya intihar eden bir nar çiçeği
hatırlar mı
hangi küçük ellerden sökülüp atıldığını
soğuktan titreyen parmaklara mühürlenmiş yarınların
hatırlar mı talihsiz yazgısını
çoktan oynanmış ve kaybedilmiş oyunların
unutulup giden sözlerin kuyularında
ve kimin gözlerinde kaldığını
çocukluğunun?

Kendini taşır mı hala cebinde
buruşturulmuş gök kuşaklarını çantasında
takvimden çok erken düştüğünü yaprakların
önce zamansızlığını ve acelesini sonra hayatın
unutur mu intihar eden bir nar çiçeği?

Sahi
intihar eder miydi nar çiçeği
ya ölümüne oynanmasaydı
oyun?

13.05.2011