Alcatraz'dan

Cuma, Aralık 11, 2009

ÜSTÜNKÖRÜ

Çok uzun hikâyeler var, biliyorum
iyi adam olmayı öğretemedim bir türlü kendime
hep yanlış yerlere yazıyorum adımı
kaybedilmiş bir zamanı sunuyorum önünüze
hiç olmayacaklardan bahsedip duruyorum.

Anısı kaldı hikâyelerde çocukça savaştığımızın
ve hep en basit hataları yaptık biz
kötü adamlardan bahsediyordu sözlerimiz
biz oysa küçük bir an’ı yıprattık sadece.

Kanatsız kuşlar yürüyor önümden
defterimde küçüklü büyüklü gemiler duruyor
hepsi de kuytu köşelerine demirlemiş hayatın
bir yangın gelecek, yakacak hepsini
anlıyorum, yazarak hep aldattım kendimi ben.

Baksana, unutuyoruz bir şeyleri gün geçtikçe
resimler çiziyoruz gecekondu duvarlarına
en güzel şiirleri okuyoruz hep sarhoşken
uzun bir yansıması oluyoruz yaşadıklarımızın
gözlerimiz bir rüzgar, ellerimizse fırtına.

Gitmek nedir, biliyorum artık
başımı kaldırıp bulutlu gökyüzüne bakıyorum
son paragrafı olacak bu hikâyemin
benim kanatlarım var.

09.12.2009

Çarşamba, Aralık 09, 2009

KAVAFİS'E

Bilmiyor musun sanki Kavafis?
asla yola çıkmayacağım ben.
bilmiyor musun,
özlemler düşündüğümü her an;
patavatsız özlemler, patavatsız ve biteviye
ve gözyaşı döktüğümü zaman zaman?

Sen Kavafis, bir yudum olsun şarap içmemişsin
ya da bir caz şarkısı duymamışsın hiç.
özlemek nedir biliyor musun,
bir rüzgara kapılıp gitti mi yüreğin?
biliyorum, anlamazsın sen;
ufuksuz denizlerde tüketmişsin çünkü ömrünü,
bitimsiz yolculuklarda unutmuşsun kendini.

Nasıl oldum şimdi böyle,
nasıl bu hale geldim Kavafis?
kızıl, kıpkızıl çığlıklar eşliğinde
bana el değmemiş bir zaman vermesini umarken hayattan.
şiirler okudum Kavafis, çokça hem de
seninkilerden ya da başkasından, ne fark eder
şiirler de yazdım sonra.
sana benziyordum giderek
ve en çok da bundan korkuyordum;
çünkü denizler yabancıydı bana
İthaka’lar ulaşılamaz bir uzaklıkta.

Kavafis, hiç aşık olmadın değil mi?
bilgelikten söz ediyorsun sen, varsıllaşmaktan
bir de güzel kokular sürünmekten.
yüreğini hiç dinlemiyor musun,
hiç mi rüzgar esmiyor saçlarından?
benim uzun saçlarım vardı, gittiler Kavafis.
zaten bil ki gider her şey bir gün,
senin güzel kokuların ve bilgeliğin de öyle.
varsıllaşmaktan vazgeç, boşver ceplerini,
asla bilge olamayacaksın istediğin kadar.
in şimdi bindiğin tüm gemilerden,
gönlünü zenginleştir biraz da;
unut artık, seni beklemiyor ki İthaka.

Uzun yolculuklardan bahsediyorsun her daim;
ama anlasana biraz, sabırsızım ben,
sabırsız ve biraz da değişken.
bir günüm diğerine benzemez benim.
bugün binsem bile o gemiye
kim bilir, yarın kendimi dalgalara bırakabilirim.

Görmüyorsun Kavafis, ağlıyorum.
bir başka limana dümen kırdı hayatım,
vişne çürüğü renginde hayallerle
ve kiraz çiçeklerine ait bir mevsime doğru.
bir şarkı tutturdum, gidiyorum.
masallar anlatıyorum kendi çocukluğuma,
kağıtlara gömüyorum kendimi
ve arada kalkıp birkaç yudum şarap içiyorum.
sense bana şöyle diyorsun:
“dile ki uzun sürsün yolculuğun”
yapma Kavafis, anlamıyorsun.

Kavafis, beni aldattın.
fazlaca güzel bir rüyayı anlattın bana.

03.12.2009