Uykuyla besliyorum içimdeki panteri
sessizlikle büyütüyorum
titrek ellerimle usulca okşarken kulaklarını
gizlice öfkeyi fısıldıyorum ona
nehirlerin akışını daim kılan
zehri acı kanı sıcak tutan öfkeyi
Tanrıya bütün dünyaları yasaklayan
ve insanı bütün Tanrılardan sürgün eden
öfkeyi söylüyorum
içimde gürleyen pantere.
Uykuyla besliyorum içimdeki panteri
sessizlikle büyütüyorum
kızıl bir örtüyle sararken yabanıl vücudunu
büyük bir sır gibi veriyorum geceyi ona
bazı gecelerin şehirlere korkuyu öğrettiğini
bazılarının hayattan çok daha uzun sürdüğünü
rüzgarları bile uyandırdığını kimi zaman
denizleri huzursuz bıraktığını
ve ölümü öğrenmemiş çocuklar gibi
asla yorulmadığını gecenin
anlatıyorum
içimde üşüyen pantere.
Uykuyla besliyorum içimdeki panteri
sessizlikle büyütüyorum
karanlığımdan asla bırakmıyorum onu
sesini duymadığı
yüzünü görmediği
adını bilmediği
bütün insanlardan saklıyorum
ilk iş susmayı öğretiyorum ona
sonra ondan öğreniyorum gölgelerde yaşamayı
zamanla ben de unutuyorum insanların dilini
gergin boyunlarımızı koklayarak başlıyoruz anlaşmaya
sonunda sadece kendimizi anlıyoruz
panter
ve ben.